Yöremizde (Ahmetler) Yetişen Şifalı Bitkiler
Giriş:
Ben
bu yazı dizimizde Ahmetler köyünde dağda, bayırda veya bahçelerde kendi kendine
yetişen yerli halk tarafından kullanılan şifalı bitkilerimizi tanıtmaya
çalıştım. Bu arada bahçelerimize ektiğimiz (fesleğen, biberiye, lavanta,
ahududu, nar, incir gibi) bazı bitki ve meyvelerimize de yer verdim. Ahmetlerde
yetişen bu bitkilerin bütün Akdeniz bitki örtüsü olan yörelerde yetişeceği gibi:
kekik gibi bazı bitkilerimizin yurdumuzun her yanında yetişmesi olasıdır.
Yazımızda ayrıca bitkilerimizden üretilen
kekikyağı, defneyağı, zeytinyağı, çam reçinesi, çiçektozu (polen), arısakızı
(propolis) ve bal ürünlerini ve nerelerde kullanıldığını da tanıtmaya çalıştık.
İnsanlarımız hastalanınca genellikle ilaçla tedavi yolunu
seçiyorlar. Doğrusu da budur. Ancak bazı ilaçların faydaları yanında zararlı
yan etkileri de vardır. Oysa bazı rahatsızlıklarımızı ilaç kullanmadan da
tedavi edebiliriz. İlaçların zararlı yan etkilerini göz önüne alınca zorunlu
olmadan sık sık ilaç kullanmak doğru olmasa gerek. Bazı rahatsızlıklarımızı
zararlı yan etkileri olmayan şifalı bitkilerle iyileştirmeye çalışmamız da bir
tedavi yoludur. Çevremizde ve yöremizde yetişen ve kullanılan şifalı bitkileri
ve ne gibi faydaları olduğunu tanımamız bu bakımdan gereklidir. Ancak gene de
şifa bulmak için kullandığımız bazı bitkilerin veya bitki ürünlerinin de yan
etkisi olabilir. O bakımdan kesin bilgimiz olmayan uygulamalarda doktorlardan
yardım almak doğru olur. Ayrıca bu bilgilerin bazıları internetten derlenmiştir. İnternette
bulduğumuz bazı bilgiler bazen abartılı olabiliyor. O bakımdan bu bilgilere
kesin gözle değil de biraz da sorgulayıcı gözle bakmamızda fayda vardır.
Neden şifalı bitkiler?
Ben yazları köyde yaşıyorum. Arada bir yaylaya da giderim;
orada kalırım. Yaylaya gelip giderken ya da köyde bağa, bahçeye gelip giderken
yol kenarlarında birçok çeşitli çiçekler ve bitkiler görürüm. Bunların birçoğu
çok faydalı ve şifalı bitkiler. Bu şifalı bitkilerin çiçeklerini, yapraklarını
ya da meyvelerini topluyorum ve kurutuyorum. Yeri gelince de şifasından
faydalanmak için kullanıyorum.
Peki, bu bitkilerimizin neye yaradığını bilerek toplayıp
kullansak mı doğru olur; yoksa körü körüne, kulaktan dolma bilgilerle toplayıp
kullansak mı doğru olur? Cevaplarınızı duyar gibi oluyorum.
Böyle düşününce köyümüzdeki yöremizdeki şifalı bitkileri
inceledim. Bazılarının resimlerini çektim. Neye yaradıklarını araştırdım. Bunu
bilinçli bir tüketici olmak için yaptım. Öğrendiğim bilgileri sizlerle de
paylaşmak istedim
Köyümüzde ve yöremizdeki şifalı bitkiler aslında iki gruptur:
1- Tarlalarımızda,
bağ bahçelerimizde ekip yetiştirdiğimiz şifalı bitkiler. Bunların
bazılarına suni gübre veya ilaç atmış olabiliriz.
2- Bahçelerde
ya da dağlarda kendi kendine yetişen şifalı bitkiler. Bunlar ise ilaç veya
suni gübre verilmeden yetişmektedir.
Ekip yetiştirdiğimiz şifalı bitkilere örnek olarak:
Armut, asma yaprağı, ayva, ayva yaprağı, badem, bakla,
bamya, biberiye, ceviz, dereotu, dut, elma, fesleğen (feslikan, reyhan), incir,
keçiboynuzu, kırmızıbiber, maydanoz, mısır, patates, patlıcan, salatalık,
susam, kuru üzüm, lavanta, nane, nar, sarımsak, soğan, tere, Trabzon hurması
(amme),turp, üzüm, yulaf, zeytin… sayabiliriz.
Bahçelerde, dağlarda kendi kendine yetişen şifalı bitkilere
örnek olarak:
Adaçayı, ahlat, ahududu, alıç, ardıç, ayrık otu, böğürtlen,
çam, çiğdem, devedikeni, defne, ebegümeci, gelincik (lale), gülhatmi, hayıt,
ısırgan, karabaş otu (kara kekik), kekik, kuşburnu, papatya, menengiç (çöğre),
nergis, pertik otu, sumak… sayabiliriz.
Bu saydığım bitkilerden Trabzon hurması, lavanta, ahududu,
hatmi, karabaş otu, biberiye gibi bazı bitkiler köyümüzde daha önce yoktu ya da
tanımıyorduk. Günümüzde bu bitkiler de köyümüzde görülmekte ve tanınmaktadır.
Eskiden bildiklerimiz ve araştırınca öğrendiğimiz bilgiler
çok mu farklı yoksa benzeşiyor mu? Çam örneği ile bu soruya bir göz atalım.
ÇAM:
Çocukluğumda insanlar arkası gelmeyen (boğmaca)
öksürüklerden kurtulmak için çam yapraklarını kaynatıp suyunu içerlerdi ve
bitmeyen öksürükten kurtulurlardı.
Yine bu kesilmeyen öksürüklerden kurtulmak için kuruyup
sertleşmiş çam reçineleri iki taş arasında (sürtek taşı) sürtülerek un haline
getirilir ve ıslatıp bir hap şekline getirilerek yutulurdu. Öksürük gene
kesilirdi.
Çocukluğumda ben de bu ilaçları çok içmişim ve faydasını
görmüşümdür.
Çam ağacının çıralı (reçineli) kısımlarından çıkarılan pese
(püse) de faydalı bir ilaçtı. Çarık giyen çobanların ayak altlarında soğuktan
mıdır, bir hastalık mıdır bilemiyorum büyük çatlak ve yarıklar oluşurdu. Bu
yarıklara pese sürülerek büyümesi, mikrop kapması önlenir; iyileşmesi
sağlanırdı.
Karın ağrılarında karın üzerine sarılacak yakıların da
üstüne pese sürülürdü.
Pese aynı zamanda gön çarık giyen yörüklerin çarıkların
kaymasını ve çabuk eskimesini önlemek için çarık altına sürülen vazgeçilmez
devamlı beraber taşınan bir üründü.
Çocukluğumda çam kabuklarından “yalamuk” soyup yerdik.
Yalamuk söylentiye göre akciğer hastalıklarına iyi gelirmiş. Çocukluğumda verem
(tüberküloz) hastalığının ilacı yoktu. Verem hastalığına yakalananlara yalamuk
yemesi önerilirdi.
……………………………..
Sonra internette araştırınca benzer bilgiler buldum:
Çamın tıbbi ve ticari olarak Kullanımı
Özellikleri:
* Tomurcuğundan, palamudundan, çırasından, kozalağından, filizlerinden
yararlanılan bu bitkinin birçok tıbbi özelliği vardır. Reçinesi (Terebentin) ve
yapraklarındaki esansının
Faydaları:
* Müzmin öksürüğü kesme özelliği bulunur.
* Doğumu kolaylaştırır.
* Balgamı söktürür. Diğer akciğer hastalıklarında tedavi edici etkiler sağlar.
Terebentin esansı pek çok tıbbi ilacın bileşiminde vardır.
Genç uzun yapraklı çamların (pinus palustris) dikimi
ticaridir.
Başka bir
sitede:
Çam sakızı faydaları:
Mideye kuvvet verir.
gastrit tedavisinde kullanılır
şekeri düşürür.
Diş ve diş etlerini temizler ve kuvvetlendirir
Çam sakızı yaraların üzerine konursa iyileştirir
İdrarı söktürür.
Kaynatılıp suyu içildiğinde astım ve öksürüğü
keser.
Çiğnenip yutularak-kaynatıp içilerek
kullanılır
Yöremizde yetişen bazı bitkilerin Latince adları:
adaçayı (yüksük): : Salvia sideritis
adaçayı (dallı): Salvia tribola
alıç (Crataegus
oxyacantha);
defne (tehnel, tehni): Laurus nobilis
ebegümeci: Malva sylvestris L.
fesleğen
(fesliken, reyhan): Ocimum basilicum
gelincik: Papaver rhoeas
Isırgan: Urtica dioica
karabaş
Otu (Kara Kekik): Lavandula
stoechas
kekik: Origanum vulgare
keçiboynuzu (harnup): Ceratonia siliqua
keven (geven): Astragalus
gummifer
kuşburnu: Rosa
canina
menengiç
(çöğre): Pistacia terebinthus
mersin (murt): Myrtus communis L.
mersin (yalancı murt): Luma apiculata
nane: Mentha
x piperita
nane
(kıvırcık): Mentha spicata
ökse otu (gövelek): Viscum album
papatya: Matricaria chamomilla
papatya (yabani): Anthemis arvensis
salep: Orchis morio
sandal (kocaağaç): Arbutus andrachne
sumak: Rhus coriaria
yarpuz: Mentha pulegium
Bitkilerden
üretilen bazı şifalı ürünler:
Arısakızı, bal, çam reçinesi,
çiçektozu, defne yağı, kekik yağı, zeytinyağı,
Şifalı
Bitkiler:
ADAÇAYI: Mide ve bağırsak
gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını
sağlar. Göğsü yumuşatır. Astım hastaları için yararlıdır. Bu uyarıcı bitki kan
dolaşımını hızlandırır. Hücre yenilenmesini ve cildin elastikiyetinin artmasını
sağlar. Bu bitkiyle sivilcelerinizden de kurtulabilirsiniz.
 |
Adaçayı (yüksüklü çay) |
 |
Adaçayı (Tülü Çay) |
 |
Adaçayı (Dallı) |
AHLAT (yaban armudu, taş armudu, çakılca armut) : Gülgillerden; kendi
kendine yetişen ve üzerine armut aşılanan bir ağaçtır. Yemişi iyice
olgunlaştıktan sonra yenir.
Faydası: Meyveleri, ishal keser. Zehirli hayvan sokmalarında da filizleri
dövülüp, konur.
 |
Ahlat (Taş Armudu, Çakılca Armut) |
 |
Ahududu |
AHUDUDU: Gülgillerden;
böğürtlen gibi çalı halinde, dikenli bir bitkidir. Kümeler halindedir. Kendiliğinden
yetişir. Meyvesi duta benzer. Sarımtırak kırmızı portakal renginde, sulu ve
güzel kokuludur. Meyvesi toplanıp, kurutulur. Reçel, şurup ve likör yapılır.
Meyve olarak da yenir.
Faydası: Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar.
Terletir ve idrar söktürür, kabızlığı giderir, vücuda dinçlik verir, romatizma,
mafsal kireçlenmesi, nikris, boğaz, bademcik ve göz iltihaplarında kullanılır.
Kansızlık ve veremde çok iyi bir gıdadır. Ateş'i düşürür. Üre ve şeker
hastalarına da faydalıdır. Mide ülseri olanların kullanmamaları gerekir.
 |
Alıç |
ALIÇ: Alıç, Orta
Çağ'dan beri özellikle kalp destekleyici ve kalp-damar sistemi fonksiyonlarını
normalize etmek için kullanılıyor. Alıç, damarları genişleten
‘bioflavononid'ler açısından da oldukça zengin. Bu bileşikler çok güçlü
antioksidanlar olup; kalbe oksijen ve kan akışının artmasına yardımcı oluyor.Bu
durum kalbin kan deveranı için harcamak zorunda olduğu gücü azaltıp, kalbi
rahatlatıyor. Ayrıca bioflavonoid maddeler kan damarlarının çeperlerini
güçlendirip vücudun diğer bölgelerine olan kan akışını da düzenliyor. Alıçın
içindeki bileşiklerin kolesterolü ve damarlardaki plaket oluşumunu da azalttığı
saptanmış.
ANTEP FISTIĞI: (Pistacia dentiscus)
Yurdumuzun Güneydoğu Anadolu
bölgesinde ve Akdeniz bölgesinin bazı yerlerinde yetişmektedir. Tohumdan ve
Menengiç ağaçlarına aşılamak suretiyle yetişmektedir. (Ben bizim köyde
Menengiç ağaçlarına aşıladım. Tutan ağaçlar meyve veriyor ancak meyvelerin
çoğunun içi boş oluyor. Ziraatçıların söylediğine göre bizim köy ve kuşağı
geçit bölgesiymiş, onun için meyve tutumu düşükmüş.)
Antep
Fıstığının faydaları:
 |
Antep Fıstığı dalında |
 |
Kurutuşmuş, kabuklu Antep Fıstığı |
Günde
10-12 adet yenilen iç antepfıstığı, vücudun günlük yağ ihtiyacını
karşılayabilmektedir.
* 100 g
antepfıstığı vücudun günlük protein, vitamin B1 ve fosfor ihtiyacının %35''ini
karşılayabilmektedir.
* Antepfıstığında kolestrol yoktur Kandaki kolesterol seviyesini düşürür.
Kroner kalp hastalığının riskini azaltır.
* Antep fıstığı protein yönünden 2 kat, fosfor yönünden 4 kat sığır etinden
daha üstündür
* Vitamin E,B ve C komplexince zengindir.
* Antepfıstığı şeker hastalığında (Diabete Mellitus)kullanılabilir
* 100 gr antepfıstığında 4.0 gr posa bulunur.Posa miktarı yönünden pirinç,
patates ve buğday (0.3 gr) dan daha üstündür
* İnce bağırsakta glikoz emilimini azaltır ve kan şekerinin yükselmesini önler.
* Yapısındaki lipitlerin çoğunluğu monounsature yağ asiti içerdiğinden(35 g), kan şekerini yükseltme
(Glisemik indx) yönünden buğdaydan daha az riske sahiptir
* Kalp İçin Antep fıstığı kalp sağlığını korumada önemli bir ilaç vazifesi
görür
* Hastalıktan Sonra Antep fıstığı nekahet dönemlerinde de vücudumuzun dostudur.
Bir terkip içinde veya tek başına tüketilen fıstık, nekahet dönemin rahat ve
kısa sürmesini sağlar, bünyeyi dirençli hale getirir
* Akciğer için iyi bir iltihap temizleyicidir. Göğsü yumuşatır, ağrılarını
hafifletir, öksürüğün geçmesine yardımcı olur.
ARDIÇ AĞACI VE ARDIÇ TOHUMUNUN FAYDALARI
Ardıç Ağacı ve Tohumu (Juniperus Communis): Güzel kokulu, sivri ve
uzun yaprakları; parlak siyah, kozalak şeklinde meyveleri olan, ortalama 8-9
metreye kadar uzayabilen bir ağaçtır. Ardıç tohumu, ardıç ağacının meyvesidir.
Ardıç ağacı, her mevsim yeşil kalan ve orta kuşakta ülkemizin de dahil olduğu
geniş bir coğrafyada yetişen bir ağaç türüdür.
 |
Ardıç |
Ardıç Tohumunun Faydaları:
* Düzenli kullanıldığında kansere bile çare olan çok şifalı bir bitkidir.
* Ardıç tohumunun, idrar sökücü ve ödem söktürücü özellikleri vardır.
* Vücudun sıvı dengesini kurmakta oldukça başarılı olan ardıç tohumu, özellikle
böbrekleri çalıştırır ve böbrek rahatsızlıklarına bitkisel çözümler sunar.
* Solunum yolları hastalıklarına iyi gelen ardıç tohumu, içerisinde
barındırdığı uçucu yağ asitleri sayesinde nefes darlığına bitkisel çözüm
sunmaktadır. balgam sökücü ( balgam söktürücü ) özelliği ile bronşların
açılmasına faydalıdır.
* Sigaranın zararlarını azaltan bir bitkisel madde olarak ta kullanılabilir.
* Ardıç tohumunun sudaki dezenfektan etkisi nedeniyle iyi bir mikrop kırıcı
olduğunu ve içme sularına klor yerine atılabileceğini de söyleyelim.
* Ardıç tohumu, eklem rahatsızlıkları,
* Ashabiyet, sinirlilik ve strese,
* Romatizmal hastalıklara da iyi gelmektedir.
* Ardıç tohumu içerisinde bulunan uçucu bitkisel yağlar, midedeki hidroklorik
asit düzeyini ( mide asidi oranını) artırdığı için gaz oluşturur. Bu da hazmı
kolaylaştırıcı ve kusmayı engelleyen bir bitkisel tedavi çözümü olarak
kullanılmasına olanak tanır.
Ardıç tohumunun zararları yan etkileri:
Ardıç tohumunun bilinen yan etkisi ve zararları yoktur. Ancak aşırı su atımına
neden olabileceği için ölçüsüz tüketilmemesi iyi olur.
Ardıç tohumu ile zayıflama:
Ardıç tohumu etkili bir diüretik bitki olduğu için vücuttan aşırı suyun
atılmasına yardımcı olur ve mide bağırsakların daha iyi çalışmasına neden
olarak metabolizma hızlandıran etki ortaya çıkarır. Bu özelliklerinden dolayı,
Ardıç tohumu bir çok bitkisel diyet hapında, zayıflama hapları içerisinde
önemli bir etken madde olarak yer almaktadır.
Ardıç Tohumunun Kullanımı:
Ardıç tohumu kurutulup yenebileceği gibi toz haline getirilerek
(kaynatmadan) suya karıştırarak da kullanılabilir. Ardıç tohumunun dışında,
ardıcın odunu ve dallarından elde edilen ardıç katranı da kullanılır. Odunundan
kalem yapılır, dallarından elde edilen katran ise egzama ve uyuz gibi bazı cilt
hastalıklarına karşı faydalıdır.
Ardıç tohumu yağı veya kuru meyvesi biçiminde piyasada bulunan
ardıç tohumu, yağının cilde uygulanması ile romatizma türü hastalıklara iyi
geldiği bilinir.
ARISAKIZI (PROPOLİS):
 |
Arısakızı (Propolis) |
 |
Yarı işlenmiş, kullanılabilir Arısakızı |
 |
İşlenmemiş Arısakızı |
1 Arısakızı (Propolis) nedir:
Propolis, yapışkan, reçinemsi bir maddedir. Bal arıları değişik bitkilerden
toplayarak kovanlarına getirirler. Arılar kovanı dış etkenlerden,
mikroorganizmalardan ve diğer zararlılardan korumak için üzerini propolisle
kaplarlar.
Arılar tarafından değişik bitki tomurcuklarından yaprak
ve gövdelerinden toplanıp biriktirilen reçinemsi bir madde olan Propolis
genellikle kayın, karaağaç ve kozalaklı ağaçlardan toplanır.
Propolis biriktirme açısından arı türleri arasında
farklılık vardır. Bazı türler diğerlerine göre daha fazla propolis biriktiriken
bazıları örneğin tropik bölgelerde bulunan arılar hiç propolis biriktirmezler.
Arılar propolisi, kovanın iç duvarlarını düzgün hâle
getirmek, peteklerin ağızlarını kapatmada ve başka canlıların içeriye girmesine
engel olmak amacıyla kullanılır. Girdikten sonra ölen canlıları propolisle
mumyalayarak kovanlarını koruma altına alırlar. Propolis kovandaki larvalara,
mantar ve bakterilere karşı antibiyotik etki gösterir.
Propolisin toplandığı bitkilerin tür ve çeşitlerine göre
içeriğindeki bileşikler farklılık arzeder.
Propolisin etkileri arıların bitkilerden topladığı
antioksidan etkili bileşenlerine bağlıdır.
Kovanda oluşan hasarların ve çatlakların onarımı için ve
kovanlarını korumak amacıyla kullanılan propolisin rengi sarımsı yeşilden koyu
kahverengiye dek değişir.
Arıcılar kovandaki balı aldıktan sonra propolisi kovandan
kazıyarak toplarlar. Sonra bazı işlemlerden geçirilmek suretiyle propolis
kullanıma hazır hale getirilir. İçeriğinin önemli bir bölümünü flavonoitlerin
oluşturduğu propolisin bileşiminde, polifenoller, fenolik asitler ve bunların
esterleri, terpenler, steroitler, B1, B2, C ve E vitaminleri, mineraller ve
aminoasitler yer alır.
Propolisin Faydaları Nelerdir:
* Bağışıklık sistemini destekler.
* Hastalık etkenlerine yönelik vücut direncinin
yükseltilmesi amacıyla kullanılabilir.
* Antioksidatif etki açısından propolis diğer arı
ürünleri arasında en yüksek etkiye sahiptir.
* Soğuk algınlığından korunmak amaçlı alınabilir.
* Akne ve uçuk için haricen kullanılır.
* Propolis kullanımı bademcik iltihabı, farenjit,
larenjit için etkilidir.
* Ağız ve boğaz mukozası sorunları için hem oral olarak
hem de gargara biçiminde kullanılır.
* Dişeti hastalıklarına karşı korucuyucu özelliktedir.
* Bioflavonoidler bakımından zengindir.
* Propolis ile ilgili yapılan araştırmalar bu maddenin
ülserler, iltihaplı hastalıklar ve yanıklar için olumlu etkileri olduğu
sonucunu ortaya koymuştur.
* Japon Kanser Araştırma kurulu tarafından 1991
düzenlenen toplantıda propolisin anti-kanser etkisiyle ilgili tebliğ
sunulmuştur.
* Amerikada yapılan bir araştırmada propolisteki caffeic
asit esterlerinin bağırsaktaki kanserli hücrelerin büyümesini inhibe edici
özellikte olduğu görülmüştür.
* Yaraların iyileşmesinde hücre yenileyici olarak
etkilidir.
* Mikroptan arındırıcı, bakteri üremesini durdurucu,
iltihap giderici, mantarlara karşı etkili ve kas gevşetici etkileri vardır.
* Bakterilere karşı etkisi galangin, pinosembrin, kafeik
asit ve ferulik asit içeriğinden, virüslere karşı etkisi kafeik asit, kersetin
ve luteolinden, mantarlara karşı etkisi de pinobanksin, pinosembrin, kafeik
asit, benzil ester, sakuretin ve pterostilbene ‘den kaynaklanmaktadır.
* Prostaglandinleri üreten enzimleri bloke edici
özelliğiyle anti iltihapsal etkinliğe sahiptir.
Propolis Nasıl Kullanılır:
Saf propolis tahriş edici olduğundan dolayı kullanımdan önce seyreltilmesi
lazımdır.
Tavsiye edilen günlük kullanım dozu 70-100 mgdır.
Propolis kapsül, tablet, toz, konsantre sıvı ve sakız
gibi şekillerde satılmaktadır.
Soğuk algınlığından korunmak amacıyla propolisli şuruplar
da bulunmaktadır.
Boğaz enfeksiyonlarında gargara ve pastil şeklinde
kullanılmaktadır.
Propolis krem: Yaralar için dıştan kullanılan propolis
merhemleri vardır.
Diş çürüklerini önlemek amacıyla diş macunlarına
eklenmektedir.
Astım sorunu olanlar alerji testi yaptırmadan
kullanmamaları gerekir.
2 yaşın altındaki çocuklarda arı ürünleri
kullanılmamalıdır.
Arı ürünlerine alerjisi olanlar doktora danışmadan
kullanmamalıdır.
Not: Propolis pahalı bir ürün olduğunda dolayı piyasada satılan
ürünlerin gerçek olmama ihtimali de vardır. Arı sütü, polen, bal gibi arı
ürünlerin sahtelerine sıkça rastlandığı gibi propolis olarak satılan bir
ürününde sahte ya da yetersiz olma olasılığı yüksektir.
ARMUT: Sulu ve
tatlı bir meyvedir. Rengi sarı ile yeşil arasında değişir. İçinde
A,B1,B2,B3,B6,ve C vitaminleri bulunur. Bu meyve yemeklerden önce yenmelidir.
Armut kandaki üre asidi ve üre tuzlarını dışarı attığından, böbreklerin düzenli
çalışmasına yardımcı olur.
Faydası: Nezle'yi geçirir, hazmı kolaylaştırıp çarpıntıyı önler, sinirleri
yatıştırarak beyni çalıştırır. Kabızlığı önleyerek idrar söktürür, böbrek kum
ve taşlarının dökülmesine yardım eder, tansiyonu düşürür, kanı temizler,
hamilelerin kusmalarını önler. Mafsal kireçlenmesi, nikris ve romatizma
tedavisinde faydalıdır.
AYVA: Vitamini
bol bir meyvedir. Her bölgede yetişir, limon ve ekmek ayvası olarak iki çeşidi
vardır. Altın sarısı renkli ve hoş kokulu bir meyve olan ayva A ve B
Vitaminleri yönünden çok zengin olan bu meyvenin bileşiminde tanin ve kireçli
tuzlar bulunur.
Faydası: İshal ve dizanteriyi keser, mide ve bağırsakları güçlendirir, kanı
temizler, karaciğeri çalıştırır, safra akışını sağlayarak çarpıntıyı giderir.
Kadınlardaki beyaz akıntıyı keser. Bronşit, müzmin öksürük ve verem tedavisinde
kullanılır. Merhem olarak kullanılırsa el ayak ve meme ucu çatlaklarını,
egzamaya, yüz ve boyun kırışıklığını giderir. Yapraklarından yapılan çay
gerginliğe iyi gelir. Tohumları soğuk algınlığı ve boğaz ağrısında kullanılır.
BAL: Bal,
kansızlar için kan deposudur. Bal ılık bir beze sürülüp, boğaza sarılırsa boğaz
ve gırtlak ağrıları kesilir. Sinirleri bozulanları ve uykusuzları
sakinleştirir. Süt ile bol sulandırılıp içilirse şeritleri öldürür. Bir miktar
sirke ile karıştırılıp ağız çalkalanırsa, ağızda koku kalmaz.
BAKLA: İdrar
yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrek iltihaplarını giderir.
Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.
BİBERİYE: Eski zamanlarda gençliği
geri getiren bitki olarak adlandırılan biberiye, sivilcelere iyi geliyor.
Cildin esnekliğini ve sıklığını artırıyor. Bir litre suya, biberiye ve kekik
yağından iki kaşık ekleyin. Bu karışımı cildinizi temizlemek ve yumuşatmak için
kullanın.
 |
Biberiye |
 |
Böğürtlen |
BÖĞÜRTLEN (tilkiüzümü): Gülgillerden
bahçe çitlerinde, ol kenarlarında kendiliğinden yetişen, dikenli bir çalıdır.
Yemişi ahududuya benzer, fakat ondan küçüktür. Önceleri kırmızı iken sonraları
kararır. Yaprakları; çiçekleri açmadan toplanıp, kurutulur.
Faydası: İdrar söktürür, ayaklardaki şişlikleri indirir. Yüksek tansiyonu
düşürür. Gözlerdeki zafiyeti giderir. Mesane taşlarının düşmesine yardımcı
olur. Ağız, dil, diş eti ve bademcik iltihaplarını giderir.Kadınlarda görülen
beyaz akıntıyı keser. Haricen kullanıldığı takdirde ağrıları dindirir,
yanıkları iyileştirir. Kökü kaynatılıp, suyu içilecek olursa kandaki şeker
miktarını düşürür.
CEVİZ AĞACI: Uzun ömürlü; gövdesi
kalın, kerestesi ve meyvesi değerli ulu bir ağaçtır. Yemişi nişastalı ve
yağlıdır. Hekimlikte; yaprakları, meyvesinin üzerindeki yeşil kabukları ve yağı
kullanılır. Birçok çeşidi vardır.
Faydası: Yaprakları ve kabukları ile hazırlanan ilaçlar kanı temizler,
kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem
besleyici, hem de tedavi edicidir. Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser. El
ve ayak donuklarında, deri çatlaklarında faydalıdır. Saç ve elleri boyamakta da
kullanılır. Çok kuvvetli bir besin olduğundan fazla yememek gerekir. Cevizyağı,
raşitizm ve sıracada faydalıdır. Kabızlığı giderir. Bağırsak solucanlarını
düşürür. Derinin yanmasını önler.
ÇAKAL ERİĞİ: Bir çeşit eriktir.
Ağacı bodurdur. Çiçekleri beyazdır ve yapraklarından önce çıkar. Meyvesi
yuvarlak ve yeşil ve tadı buruktur. Çiçekleri; Mart ve Nisan aylarında
toplanıp, kurutulur.
Faydası: İshali keser, mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Ateşli
hastaların kalbini kuvvetlendirir. Terletir ve vücutta biriken zehirli
maddelerin atılmasını sağlar. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Anne
sütünü artırır.
ÇAM AĞACI:
Birçok çeşidi olan bir ağaçtır. Kozalakları ilk yıl kapalıdır. İkinci yıl
açılıp, kurur ve ağacın dibine düşer. İlaç yapımında; tomurcuğu, palamutu,
kozalağı, filizleri ve çırası kullanılır.
Faydası: Balgam söktürür. Müzmin öksürüğü keser. Kolay doğum yapmayı sağlar.
ÇİÇEKTOZU (POLEN):
Polen; çiçekli bitkilerde çiçeklerin
erkek organlarınca üretilip dişi organın döllenmesini sağlayan basitçe çiçek
tozu olarak da adlandırılan bitkilerin erkek cinsiyet hücreleridir. Bal
arıları, poleni büyük oranda yavru gıdası olarak kullanırlar
. Polen kıymetli bir protein, vitamin ve mineral
madde kaynağıdır.
 |
Çiçektozları toplanan çiçeğin cinsine göre farklı renklerdedir. |
Polende 18 çeşit amino asit, 10 farklı mineral madde, B grubu vitaminlerinin
tümüne ek olarak C, D, E vitaminleri, doğal hormon, enzim, koenzim, pigment,
karbonhidrat ve fermentler bulunmaktadır. Kaynağına göre değişiklik göstermekle
birlikte genel ortalama olarak polen; %35 karbonhidrat, %20 protein, %20 su, %5
lipid ve %20 dolayında diğer maddeler içerir. Polen, bir canlının büyüyüp
gelişebilmesi için günlük alınması gereken aminoasitleri, vitaminleri ve
mineral maddeleri yeterli miktarlarda ve denge içinde bulunduran yegane doğal
besin maddesidir.
Polenin Faydaları
Genel sağlığın korunması ve vücut direncinin artırılması yanında dengeli
beslenme amacıyla da tüketilen polen aşağıdaki hallerde de fayda sağlamaktadır.
Ancak nadiren de görülse polen bazı kişilerde alerjik reaksiyona neden
olabilir. Bu durumda polenin kullanılmaması gerekir. Polen;
Zihinsel ve bedensel
yorgunluklarının giderilmesinde,
* Çocukların sağlıklı gelişmesi ve beslenmesinde,
* Düşünme, araştırma ve çalışma gücünün artırılmasında,
* Sporcuların ve yarış hayvanlarının performanslarının artırılmasında,
* Kansızlığın giderilmesinde,
* Karaciğer, prostat ve kanser hastalıklarında faydalıdır.
Polen hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki bağlantıyı açabilirsiniz.
http://manavgatliarici.blogspot.com/2011/02/cicektozu-polen-nedir-faydalar-nelerdir.html
 |
Defne (Tehnel) ve dalında meyveleri |
DEFNE, DEFNE YAĞI: 6-18 m yüksekliğinde, yuvarlak
tepeli ve sık dallı bir ağaç veya ağaççıktır. Almaşık sapın iki yanında
karşılıklı değil de aralıklı olarak bir sağda, bir solda bitmiş yapraklar
şeklinde dizilmiş, 7.5-10 cm
uzunluğundaki yapraklar oval biçimli, donuk renkli derimsi ve sert kenarları da
genellikle dalgalıdır. Bitkinin sarımsı veya yeşilimsi beyaz renkte küçük
çiçekleri, olgunlaştığında rengi koyu mora dönen tek tohumlu, etli meyveleri
vardır. Bitkinin kullanılan kısmı yaprak ve meyveleridir. Yaprakları uçucu yağ
yönünden zengindir. Baharat olarak kullanılır. Defne meyvelerinde de uçucu yağ
ve diğer yağlar, acı maddeler bulunur. Meyveleri midevî ve sinir ağrılarına
karşı kullanılır. Meyve yapraklarından elde edilen yağ cildi tahriş edici
merhemlerin içine konur. Aynı maksat için veteriner hekimlikte de, bundan başka
sabun ve şampuanlara koku vermek için de kullanılır.
Defne
güzel bir ağaçtır. Bulunduğu bahçenin güzelliğine güzellik katar.
Tavuk, hindi ya da et haşladığınız tencereye iki tane
defne yaprağı atıp tadının farkına varın. Mutfağınızda kurutulmuş defne
yaprağını eksik etmeyin. Banyoda da garlı sabun kullanmaya başlayın.
•
Defne : Terletir, ateşi düşürür. Vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet
söktürür. İştah açar. Sinir ağrılarını dindirir
• Defne yağı : Lauri expressum Romatizma ağrılarını dindirici ve vücut
parazitlerini öldürücüdür. Ayrıca, saç dökülmesini de önler.
• Defne yaprağı : Folium Lauri Terletici, antiseptik ve midevi etkilere
sahiptir.
EBEGÜMECİ:
Göğsü yumuşatır. Öksürük keser. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşi
düşürüp vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Dişeti
hastalıklarını tedavi eder.Bu bitkinin yaprakları tahriş olan cildi dış
etkenlere karşı korur.Cildi nemlendirir ve yumuşatır.Ebegümeciyle kan
dolaşımını hızlandırabilir, bağ dokusunun elastikiyetini
artırabilirsiniz.Ayrıca göz altındaki kırışıklara ve şişliklere de iyi gelir.
 |
Ebegümeci |
ELMA: Günde bir elma yemek doktoru
evinizden uzak tutar. İki elma yerseniz, kalp ve dolaşım sorunlarına karşı
korunmuş olursunuz. Kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler. Sindirimi
kolaylaştırır. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. Artrit, romatizma ve
gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.
FESLEĞEN (REYHAN): Sakinleştirici ve
yatıştırıcı özelliği vardır. Enerji verir ve cildi rahatlatır. Fesleğenli saç
losyonlarıyla saç derisine masaj yaparak, onların kökünü güçlendirebilirsiniz.
Fesleğen yağıyla selüloitlerinizden de kurtulmanız mümkün.
 |
Fesleğen (Reyhan, Fesliken) |
IHLAMUR:
Ihlamurgiller familyasından; kerestesi güzel, bir gölge ağacı ve bunun
kurutularak çay gibi haşlanıp içilen güzel kokulu çiçeğidir. Temmuz ve ağustos
aylarında toplanıp, kurutulur. Birçok çeşidi vardır.
Faydası: Sinirleri kuvvetlendirir, sinir bozukluğunu giderir. Uyku verir. Kan
dolaşımının normal olmasını sağlar. Kansızlığı giderir. Kalp kifayetsizliğinde
faydalıdır. Damar kireçlenmesini önler. Böbrekleri ve mesaneyi temizler, idrar
söktürür, kum döker, taş oluşmasını önler, ter söktürür. Grip ve soğuk
algınlığının şikayetlerini giderir. Göğsü ve bronşları yumuşatır. Mide
ifrazatını artırır. Balla karıştırılıp içilirse, mide ülserine faydalıdır.
Kabızlığı ve bağırsak spazmını giderir. Boyun ve yüze güzellik verir. Burkulma
ve ezilmelerde ağrıyı keser. Saç dökülmesini önler.
ISIRGAN OTU: Isırgangillerden
ilkbaharda yetişen, her tarafı sert tüylerle kaplı bir büyük ottur. Tüylerinin
içeriğinde formik asit vardır. Sürüldüğü yeri kaşındırır ve yakar. Tohumları da
kullanılır.
Faydası: Dıştan tatbik edildiği zaman, iç organlarda biriken kanı çeker.
Romatizma ve mafsal ağrılarını dindirir. Burun kanamasını keser. Egzamanın
şikayetlerini giderir. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Böbrek
kumlarını döker. Balgam söktürür. Haricen tatbik edildiği zaman, dalak
hastalıklarına ve çıbanlara da faydalıdır.
 |
İncir |
 |
Balkabağı |
İNCİR:
Bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Bronşit, öksürük ve boğaz
ağrılarında faydalıdır. Enerji verir.
KABAK : Balkabağı ve helvacı kabağının
tatlısı ve yemeği yapılır. Yaprakları uzun ve büyüktür. Ev ilaçlarında
çekirdekleri kullanılır.
Kullanildigi yerler: Her iki türün tibbî olarak kurutulmus
tohumlari kullanilir. Tohumlarinda sâbit yag ve peporesin vardir. Tohumlari
(çekirdekleri) tenya ve kurt düsürücü olarak bilhassa çocuklarda
kullanilmaktadir. Tohumlar dis kabuklarindan ayrilarak dövülür, sekerle
karistirilarak verilebilir. Ortalama doz çocuklarda 40 gr büyüklerde takriben
100 gr’dir. Kabak çok besleyici özelliktedir C ve B1 vitamini ihtiva eder.
Pisirilen etli kismi yiyecekten baska çiban ve sis yerlere lapa olarak da
tatbik edilir.
KANTORON OTU
 |
Sarı kantoron otu |
(Sarı kantoron otu, binbir delik çiçeği)
Kantoron otu yağı yanıkların ve yaraların iyileşmesini sağlar. Çay olarak da kullanılır.
Mide ağrılarında faydalıdır. Doğal bir kas gevşeticidir. Sinirleri dinlendirir. Öksürüğü keser, göğsün yumuşamasını sağlar. Gastrit tedavisinde kullanılır. İştah açar, yüksek ateşi düşürür.
 |
Keçiboynuzu (Harnup) |
KEÇİBOYNUZU (HARNUP): Keçiboynuzu nefes darlığına karşı oldukca etkindir.
Özellikle aynı zamanda bazı alerjik astım rahatsızlıklarında daha da etkindir.
Yine guatr rahatsızlığından nefes darlığı çekenlerde de olumlusonuçlar
alınmıştır. Ayrıca sigara içenlerde de nefes açıcıdır.
Gallik asitgibi sağlık açısından yararlı, çok
fonksiyonlu bir kimyasal ihtiva eder. Antianaljezik, antibakteriyel,
antioksidan, antiviral, antiseptik, antikanserojen, antiastımatik,
antibronşitik, antialerjik,antihepatoksik, imünostimülant, kansere karşı
koruyucu, bronşları genişletici gibi eşsiz özellikli bir kimyasaldır.
Akciğer ödeminde iyileştirici etkisi vardır.
Balgam söktürücüözelliği kuvvetlidir.
Akciğer kanserini önleyicidir. Ancak tedavi
edici değildir.
Hareketli sperm sayısını arttırarak erkeklerde
bu problemin giderilmesinde yardımcı olur.
 |
Keçiboynuzu olgunlaşmış hali |
İktidarsızlıkçeken erkeklerin bu
rahatsızlıklarının giderilmesinde faydalı olur.
Akdeniz anemisinde kronik bir şekilde devam eden
kilo alamama probleminde yardımcı olarak kilo aldırır.
Yan Etkileri: Her hangi bir yan etkisi yoktur.
Taze meyvalar ishal, kuru meyvalar ise kabızlık yapıcıdır.
KEKİK: Etlere,
köftelere balıklara vb. hoş bir tad veren güzel kokulu ottur. Kekik çayı, soğuk
algınlığına, boğaz ağrısına çok iyi gelir. kekikte bulunan «timol» tabii
antibiyotiktir. Dışarıdan sürülünce yaraların, kesiklerin iltihap kapmasını
önler. ; Dahilen
safra artırıcı, kurt düşürücü ve ağrı dindirici, haricen ise antiseptik olarak
kullanılır. Bedeni kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. Kalp çarpıntısını
keser. Bağırsak iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak solucanlarının
düşürülmesine yardım eder. Kandaki şeker miktarını azaltır.
Kekik çayı emzikli anneler için de çok faydalıdır. Bir avuç
kekiği 3 bardak kaynar suya atıp,15 dak. demlendirin. Süzün ve için.
 |
Kara Kekik (Karabaş Otu) |
Kekik yağının faydaları:
 |
Yağ Kekiği |
Bronşit, nezle, grip, solunum yolu rahatsızlıklarına, diş eti iltihaplarına,
şeker hastalığına, romatizmaya önerilir. Kurt düşürücü olarak kullanılabilir.
Alyuvar oluşumunu arttırır. Yara ve yarıklara antiseptik olarak kullanılabilir.
Gastrit gibi mide rahatsızlıklarına da yardımcı olur. Kolesterol ve yüksek
tansiyon dengeleyicidir. Zayıflamada yağ çözücü olarak tavsiye edilir.
Kullanışı:
2-3 damla, yarım fincan suya katılarak veya şeker üzerine damlatılarak
kullanılır. Parmak uçlarıyla masaj şeklinde tatbik edilebilir. Fazla miktarda
dahilen kullanımı sakıncalıdır. Düşük tansiyonlularda dahilen alınmamalıdır.
Kekik yağı: Sızma zeytinyağı ile birlikte kullanılan kekik yağı,
ağrının olduğu bölgeye masajla birlikte uygulanırsa acıyı dindirir ve ağrının
yayılmasını engeller.
Kekik suyu: Bağırsaklardaki parazitlerin düşmesini sağlar. Yatıştırıcı özelliği
vardır. Spazm çözücüdür, organizmanın düzenli çalışmasını sağlar. Mide için son
derece faydalıdır. Kolesterolü düşürür. Böbrek ve kum taşlarında iyi sonuç
verir. Ağız, diş ve boğaz iltihaplarında gargara yapılırsa iyileştirici etki
sağlar. Sara krizini önler. Vücuttaki fazla yağların yakımında etkilidir. Mide,
karın ve baş ağrılarında etkilidir.
KIRMIZIBİBER: Bulaşıcı
hastalıklara karşı etkilidir. Vücudun özellikle bulaşıcı hastalıklara karşı
olan direncini artırıyor. Portakaldan daha fazla miktarda C vitamini içeren bu
sebze, aynı zamanda içerdiği beta karoten ile bağışıklık sistemimizi
güçlendiriyor. Kırmızı biber mide suyu ve tükürük oluşumunu artırır, sindirimi
kolaylaştırır, romatizma, mafsal ve diş ağrılarını azaltır, krampları giderir,
kolera ve azaltır ve kanser tedavisinde kullanılır. Terlemeyi artırır, gut
hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa iyi gelir. Kanser riskini
azaltır, öksürük ve boğaz ağrılarını gidermede (gargara olarak) kullanılır,
sinir hastalıkları için doğal yatıştırıcıdır, vücuttaki aşırı yağ ve kolesterol
birikiminin önlenmesini sağlar. Anti bakteriyel etkisi ile hastalıkların
önlenmesinde de etkili olan kırmızı biber ülkemizde ağırlıklı olarak
Kahramanmaraş, Gaziantep ve Şanlıurfa olmak üzere Güney ve Güneydoğu illerinde
fazlaca tüketilir.
KİRAZ: Gülgiller familyasından;
anayurdu Asya olan, düz kabuklu bir çeşit ağaç veya ağaçcıktır. Genellikle
yapraklanmadan önce çiçek açar. Meyvesi, etli ve tek çekirdeklidir. Ev
ilaçlarında sapları, meyvesi, kabuğu ve çiçekleri kullanılır.
Faydası: Aspirin yerine kiraz. Kiraz yemek ağrıların dindirilmesinde aspirinden
çok daha etkili oluyor.20 kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunduğu
ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha fazla olduğu
görüldü. Kirazda bulunan antosiyanin maddesinin E ve Ca vitaminlerine benzer
antioksidan etkiler yarattığına da tanık olundu. Günde 20 kiraz yemek bir
aspirin almakla özdeş etki yaratıyor. İdrar söktürür. Böbreklerde biriken
zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olur. Kabızlığı giderir. Kanın
temizlenmesine yardım eder. Nikris, romatizma, damar sertliği ve mafsal
kireçlenmesinde faydalıdır. Karaciğer şişliğine iyi gelir. Safra akışını
normale döndürür. Sivilceleri önler. Susuzluğu giderir. Kabukları ishali keser.
Ateşi düşürür. Çiçekleri göğsü yumuşatır ve öksürüğü giderir.
KUŞBURNU: Vitamin deposu, Kuşburnu
insanların bu zamana kadar tanıdıkları en güçlü vitamin deposu olarak
gösteriliyor.
 |
Kabuk ve etli kısmı kalın olan Kuşburnu |
Faydası: İhtiva ettiği bol miktarda C vitamini dolayısıyla vücut direncini
yükseltiyor. Romatizmalılar için en önemli gıdadır. Kanı inceltip toksinlerini
çözer. Kan devir daimini hızlandırır. Pankreası ikaz ederek daha fazla insulin
salgılanmasına sebep olarak, şeker hastalığında etkilidir. Kuşburnu kansere
sebep olan toksik maddeleri vücutta temizlediği için bu hastalığa sebep olacak
gelişmeleri engeller.
 |
Kuşburnu |
KUŞBURNU: dünya genelinde en
çok Avrupa, Afrika ve Asya’da yetişen bir bitkidir.Yapısı yetiştiği coğrafya
nedeniyle oldukça tüylü ve tohumludur. Kuşburnu bitkisi sonbahar mevsiminde
olgunlaşır. En önemli özelliği; Cvitamini
bakımından dünyanın en zengin bitkileri arasındadır. Meyve olarak tüketildiği
gibi kurutulup çay olarakta tüketilebilir.
Kuşburnu dünya genelinde gıda maddesi olarak
kullandığı gibi birçok tıbbi hastalığın tedavisinde de bitkisel ilaç olarak
kullanılır. Kuşburnu bitkisinin çayı,yağı,reçeli,ezmesi ve hoşafı
yapılmaktadır. Dünyada en faydalı 20 bitki arasında gösterilen kuşburnu
bitkisinin birçok faydası vardır.
· Cilt ve yara iltihaplanmalarında oldukça faydalıdır; taze
kuşburnu bitkisi ciltteki iltihaplanmalara sürüldüğünde kısa sürede iyileşme
görülmektedir.
· Romatizma ve eklem rahatsızlıklarının tedavisinde etkilidir;
kuşburnu bitkisinin eklem kireçlenmelerinin tedavisi ve romatizma ağrılarının
giderilmesindeki faydaları klinik araştırmalarla kanıtlanmıştır.
·
Grip ve soğuk algınlığı tedavisinde etkilidir; içerdiği C
vitamini ile gribal enfeksiyonlar ve soğuk algınlığı tedavisinde etkili bir
tedavi yöntemidir, hastalıktan önce tüketildiğinde ise bu hastalıklara karşı
vücudun direnç kazanmasını sağlar.
·
Kanser ve kalp rahatsızlıklarına karşı
vücudun bağışıklık kazanmasını sağlar; sık sık kuşburnu bitkisi tüketen bir
kişinin kanser olma ihtimali diğer insanlara göre daha azdır.
·
Akciğerleri temizler, akciğerde leke oluşumunu engeller ve
bronşları açar; özellikle bronşit hastaları için inanılmaz bir tedavi
yöntemidir.
·
İdrar yolları enfeksiyonlarını iyileştirir; idrar
esnasında oluşan ağrı ve yanmaların tedavisinde etkilidir.
MAYDANOZ: Maydanozgiller
familyasından; yaprakları güzel kokulu ve parçalı, kazık köklü, 30 -
100 cm boyunda, iki yıllık
otsu bir bitkidir. Çiçekleri şemsiye halindedir. Tohumları ufak ve esmerdir.
Meyvelerinin içeriğinde uçucu bir yağ ile apiin adlı bir glikozit vardır.
Kökünde, biraz uçucu yağ, müsilaj ve apiin vardır. Yaprakları, kökü ve meyvesi
kullanılır.
Faydası: İdrar söktürür. İştah açar. İltihaplı yaraların iyileşmesini sağlar.
Aybaşı sancılarını keser. Sürmenajda faydalıdır. Yüksek tansiyonu düşürür.
Kalbin yorulmasını önler. Kansızlığı giderir. Kansere karşı korur. Karaciğer
şişliğini giderir. Safra akışını kolaylaştırır. Vücuttaki zehirli maddelerin
atılmasını kolaylaştırır. Vücutta biriken suyu boşaltır. Böbrek taşlarının
düşürülmesine yardımcı olur. Romatizmada faydalıdır. Mide ve bağırsaklarda gaz
birikmesini önler. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur. Aybaşı
kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Anne sütünü azaltır ve böylelikle
memelerin şişmesini önler. Cinsel istekleri artırır. Görme gücünü artırır.
Böbrek iltihabı olanlar maydanoz yememelidir.
MENENGİÇ (ÇITIRAK, ÇİTLEMBİK). Meyvesine Menengiç (Bizim yöremizde Çöğre) denir. Meyveleri ilkin kırmızı, turuncu iken olgunlaşınca yeşil veya
mor renklere dönüşür, Meyvesi ve sakızı çokça kullanılmaktadır. Yapraklarından
da faydalanılır.
 |
Menengiç (Çıtırak) dalı ve meyveleri (Çöğre) |
İlaç sanayinde
dahilen
idrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır.
İnternette
bulduğum bazı bilgiler de şöyle:
http://www.buldandayasam.net/haber_detay.asp?haberID=726
Bir başka bölgede
bizim kadar yoğun kullanılır mı bilmiyoruz ama, dağlarımızda bol miktarda
bulunan Çitlembik hemşerilerimizin vazgeçilmezlerindendir.
06.Ocak.2012, 11:46
Diğer İsimleri : Celtis australis, Ulmaceae, Micocoulier, Bebik, Çatlaguç,
Sakızlak.
Çitlembik (celtis) : Karaağaçgiller familyasından; 70
kadar türü olan bir çeşit sakız ağacının meyvesidir. Çitlembik ağacının
meyveleri mercimekten az büyük ve buruk fıstık tadındadır. Hekimlikte meyvesi,
yaprakları, tohumları ve sakızı kullanılır.
Faydası :
.JPG) |
Menengiç (Çöğre, Çitlembik) olgun olanları ayrılmış |
·
Mide ülseri: Çitlenbik sakızı mesteki sakızından daha kıymetlidir. Balla macun
yapılıp aç karnına birer tatlı kaşığı yenmeye devam edilir.
- Mide ağrısı: Çitlenbik tohumu yutulur.
- Öksürük: Çitlenbik sakızı ve tohumları balla
macun yapılıp yenmeye devam edilir. Çitlenbik yaprakları kaynatılıp balla
tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Bronşit: Çitlenbik sakızı ve tohumları balla
macun yapılıp yenmeye devam edilir. Çitlenbik yaprakları kaynatılıp balla
tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Saç siyahlatıcı: Çitlenbik yaprakları kaynatılıp saçlar
sık sık yıkanır.
- Böbrek kumları: Çitlenbik yaprağı kaynatılıp balla
tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Ayak terlemesi: Çitlenbik yaprağı kaynatılıp balla
tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Vucut şişmanlatıcı: Çitlenbik meyvesi balla macun yapılıp
yenmeye devam edilir.
– Çitlenbik meyvesinin normalde bir yan tesiri yoktur. Sakızı
haricen yara tedavisinde kullanılır. Çitlenbiklere antep fıstığı aşılanabilir.
Çitlenbik çekirdeğinden kahve yapılır, denemeye değer. Yaraları tedavi eder. Meyvesi hafif müshil
etkilidir.
MERSİN: Bak: Yaban mersini
MISIR: Buğdaygiller familyasından;180 - 200 cm boyunda, dik ve yüksek gövdeli, geniş
şerit yapraklı, bir yıllık bir bitkidir. Kökü kalın ve saçaklıdır. Yaprakları
şerit gibi, uzun, paralel damarlı, sert ve sivri uçlu, sapsız, kenarları,
dalgalıdır. İki çeşit çiçeği vardır. Erkek çiçekler gövdenin ucunda salkım
başak şeklinde, dişi çiçekler ise yaprakların koltuğunda koçan halindedir. Dişi
çiçeklerin stilusları uzundur ve kınlarının tepesinden dışarı doğru sarkarlar.
Bunlar mısır püskülü denilen kısmı meydana getirirler. Meyvesi, koçanı üzerinde
sıkışık şekilde dizilidir. Rengi açık veya koyu sarı; esmer veya kırmızımtırak
renklidir. Mısır püskülünün içeriğinde glikoz, maltoz gibi şekerler, sabit yağ,
steroller, reçine ve çok miktarda potasyum tuzları vardır. İdrar söktürücü,
idrar yollarını temizleyici ve hararet verici olarak kullanılır.
Mısırözü yağı; mısır tanelerinden çıkarılır. İçeriğinde yağ asitleri, A
vitamini, az miktarda steroller ve bol miktarda nişasta vardır. Mısırözü yağı
damarsertliğini önler.
Faydası: Daha ziyade mısır püskülü ve mısırözü yağı kullanılır. Mısır iyi bir
besindir. Ancak hazmı biraz güçtür. Guatr olanların yememesi tavsiye edilir.
 |
Nar (Hicaz Narı) |
NAR: Nar ağacı
kabuğu çok eskiden beri bilhassa barsak şeritlerine (tenyalara) karşı
kullanılır. Yalnız zehirlenmelere yol açabileceğinden dikkatli olunmalıdır. Nar
meyvesi kabuğu, ishale karşı (% 15'lik) çay halinde kullanılabilir. Ayrıca yün
iplikler, sarımsı renklere boyanabilir. Nar, çarpıntıya iyidir. Mideyi
kuvvetlendirir. Et kısmı ile sıkılıp içilirse, safra söker, pekliği giderir.
 |
Nane |
NANE: Nane
yağı; Hafif antiseptik, ferahlatıcı, koku verici ve mide bulantılarını giderici
olarak kullanılır.
 |
Yarpuz (Yabani Nane) |
- Ballıbabagiller familyasından;
nemli yerlerde yetişen, genellikle tüylü ve çok kokulu otsu bir bitki
cinsidir.
- Başak biçiminde beyaz, pembe
veya morumsu çiçekleri vardır.
- Güzel kokuludur.
Faydaları :
Hazmı kolaylaştırır.
- Gaz söktürür.
- Karaciğer yetersizliğini
giderir.
- Safra akışını düzenler.
- Mide ağrılarını keser.
- Bağırsak spazmını giderir.
- Nefes almayı kolaylaştırır.
- Astım, grip, bronşit ve
öksürükte faydalıdır.
- Sinirleri kuvvetlendirir.
- Sükunet verir.
- Heyecanları ve korkuyu
yatıştırır.
- Kusmaları önler.
- Migren, uykusuzluk ve baş
dönmelerinde faydalıdır.
- El ayak titremesi, dil
tutukluğu, felç ve uykusuzlukta kullanılır.
- Kalbi kuvvetlendirir.
- Sinirsel kalp çarpıntılarını
keser.
- Erkeklerde ruhsal kaynaklı
iktidarsızlığı giderir.
- Anne sütünü artırır.
- Aybaşı kanamalarının muntazam
ve ağrısız olmasını sağlar.
- Sütle şişen memelerin şişini
indirir.
- Soğuk algınlığında faydalıdır.
- Bağırsak solucanlarının
düşürülmesinde yardımcı olur.
- İdrar söktürür.
- Mide ülseri ve gastrit olanlar
fazla kullanmamalıdır.
Şekercilik, likörcülük, lavantacılık ve eczacılıkta kullanılır
NERGİS: Kusturucu
ve ishal etkilidir. Kurutulmuş çiçekleri yatıştırıcı , müshil ve ateş düşürücü
olarak çay halinde kullanlır.
 |
Ökse Otu (Gövelek) |
ÖKSEOTU (GÖVELEK): Kalbin atışlarını arttırır.
Damar kireçlenmelerinde faydalıdır. Sara ve akciğer kanamalarında kullanılır.
PAPATYA: Papatya yolların kenarında, boş
arazilerde, kırlarda kendi kendisine yetişen, sarı ve beyaz çiçekleri olan bir
bitkidir. Sulak topraklarda yetişirler. Papatyanın içerisinde B1 vitamini, C
vitamini, uçucu yağ, amino asitler, yağ asitleri ve cadinen bulunmaktadır.
Papatya yaz aylarında toplanarak kurutularak bitki çayı olarak ta
kullanılmaktadır. Papatya çiçeğinden papatya yağı ile boyada elde
edilmektedir.
Papatya
Çayı Yararları (Faydaları)
· Papatya çayı gazı giderir ve spazmları çözer. Ülser ile gastrit
rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.
· Papatya çayı iltihapları da iyileştirmeye yardımcıdır.
· Bağırsakları çalıştıran Papatya çayı kabızlığı giderir.
· Diş ağrısı problemi olanlara da yardımcı olur Papatya çayı.
· Papatya çayı kadınlardaki adet düzensizliğine de iyi gelir.
Kanamayı düzenleyicidir.
· Baş ve bel ağrısı başta olarak romatizmaya bağlı ağrılara da
Papatya çayı fayda sağlamaktadır.
· Papatya çayı ile gözlere pansuman yaparsanız, gözde oluşmuş
şişlerin inmesi sağlanır. Çapaklanmalar geçer.
Papatya suyu ile saçlarınızı yıkarsanız,
saçınız parlar ve canlılık kazanır.
· Papatya suyunu saçınıza sürdükten sonra güneşin altında
kurutursanız saçlarınızın rengi açılır.
· Papatya çayı bağırsakların çalışmasında yardımcıdır. Kabızlığa
engel olur.
· Papatya çayı ile gargara yapılırsa boğazlardaki ağrı ile ağızdali
yaralar giderilir.
 |
Papatya |
Papatya
Çayı Zararları
Papatya çayının
herhangi bir zararı bulunmamaktadır.
Papatya
Çayı Kullanımı
Papatya çayı
sütle beraber içilirse bağırsaklardaki gazın giderilmesine yardımcı olur.
Papatyayı
kaynatarak buharı teneffüs edilirse sinüsleri açar, nezleyi giderir.
Papatya
yağı; Ağrıların tedavilerinde kullanılmaktadır. Bebeklerde karın
ağrıması olursa, Papatya yağını ısıtarak karnına masaj yapmalısınız.
PATATES: Patlıcangiller
familyasından; yer altındaki yer altındaki yumruları yenen otsu bir bitkidir.
Yeşil kısımlarında, renksiz filizlerinde ve yeşilimsi yumrularında Solanin
denilen bir madde vardır. İçeriğinde bol miktarda nişasta, B ve C vitaminleri
bulunur.
Faydası: Şeker hastalarına faydalıdır. Susuzluğu giderir. Mide ve Onikiparmak
ülserinde yararlıdır. Karaciğer şişliğini giderir. Safra akışını kolaylaştırır.
Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur. Damar sertliğine
faydalıdır. Sert bir şey yutulduğunda yabancı maddenin zarar vermeden çıkmasını
sağlar. El ve ayak çatlaklarında faydalıdır. Kandaki şeker seviyesini
düşürür,kanı temizler. Kansere karşı korur.
PATLICAN: Ülkemizde çok tüketilir.
Anavatanı Hindistan'dır, Çekirdeksiz ve yumuşak olanı iyidir. Zeytinyağlı
yapılarak közlenip kabuklarının soyularak yenmesi daha faydalıdır. Patlıcan, A
vitamini, fosfor ve kendine has bazı esanslara sahiptir.
Faydası: Pankreas, karaciğer ve böbrekleri Kuvvetlendirir. Bol idrar söktürür,
kansızlığı giderir, vücuttaki fazla suyu dışarı boşaltır ve kilo verdirir.
Patlıcan salatası şeker hastalarının şeker seviyesini ayarlamakta etkilidir.
Böbrek yanması ve ağrısını keser. Kalp çarpıntısını giderir ve sinirleri
yatıştırır.
SALATALIK: Salatalığı zaten birçok
kadın cilt bakımı için kullanıyor. Hassas ciltlerde meydana gelen kaşıntıyı,
pullanmayı ve gerginliği ortadan kaldırıyor. Cilde yoğun bir şekilde nem
vererek, günlük nem ihtiyacını karşılıyor. Salatalığın kendisi ya da suyu
cildimizi bir tonik kadar temizler, kabızlığı önler, böbrek ve kalp
hastalıklarında vücutta biriken suyun atılmasına yardımcıdır. Kalp hastalıkları
ve enfeksiyonlara karşı etkili. Kükürt içeriyor ve bu madde vücudun
enfeksiyonlara karşı dayanıklılığını artırdığı gibi, kolesterolü de düşürüyor.
SALEP:
Diğer İsimleri: Sahlep, Orchis
 |
Salep |
 |
Salep ve kökünde yumrusu |
Salep: Gövdesi dik ve silindir şeklinde olan, yumru köklü,
kırmızı çiçekli, 70-80 cm
boylarında, otsu bir bitkidir. Sahlep olarak da bilinir. Uçucu yağ, nişasta,
glikoz ve müsilaj içerir. Adi salep (Orchis maculata) ormanlarda ve nemli
çayırlarda yetişir.
Anadolu salepotu (Orchis anatolica) kırmızı veya mor çiçeklidir.
Yetiştirildiği Yerler: Türkiye olup özelikle batı Akdeniz, Eğe, Marmara ve batı
Karadeniz bölgelerinde yaygın olarak yetiştirilir.
·
Faydaları: Enerji verir.
·
Göğsü yumuşatır.
· Kalbi kuvvetlendirir.
·
Vücut ısısını arttırır.
·
Sindirimi kolaylaştırır.
·
Basur şikayetlerini
azaltır.
·
Cinsel gücü ve isteği arttırır.
·
Aybaşı kanamalarını düzenler.
·
Bedeni ve zihni kuvvetlendirir.
·
Kabızlığı giderir ve ishali keser.
·
Bağırsak tembelliğine karşı kullanılabilir.
·
Sütle birlikte hazırlanması besleyici özelliğini artırır.
·
Öksürük ve bronşitte
faydalıdır.sifalibitkileriniz.com
·
Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur.
·
Müsilaj etkisiyle dokular üzerine yumuşatıcı etki yapar.
·
Mide için yararlıdır. Mideyi rahatlatır, hazmı kolaylaştırır.
Salep Nasıl Kullanılır? Bitkinin kullanılan kısımları kökleridir. Kök yumruları
suda kaynatılıp kurutulduktan sonra toz haline getirilen salep ile su ya da süt
kullanılarak içecek hazırlanır. Ayrıca, dondurma hammaddesi olarak da kullanılmaktadır.
Öğütülmüş kök
yumrulardan 1 çay kaşığı az su ile bulamaç hale getirilip üzerine 300 gr. su
konarak karıştırılıp 15 dakika kaynatılır. Bal ile tatlandırılarak üzerine
zencefil ekilerek sıcak sıcak içilir.
Aynı tarif süt ile de yapılabir. Günde 4 defa yemeklerden evvel birer kahve
fincanı içilir.
SANDAL (KOCAAĞAÇ, DAĞ ÇİLEĞİ, AĞAÇ ÇİLEĞİ)
( Sandal ağacına
Ahmetlerde ve Manavgat – Akseki yöresinde Kocaağaç veya Dağçileği denmektedir.
Kaynaklarda aynı aileden olması dolayısıyla Kocayemiş ile beraber incelenmekte.
Ancak Sandalın ağacının kabuğu açık kırmızı renkli ve düzdür. Kocayemişin
kabuğu ise pütürlü ve koyu renklidir. Meyveleri benzer.Yetiştiği yerler,
çiçekleri,çiçek açma zamanları farklıdır.)
 |
Sandal (Kocaağaç, Dağ Çileği) |
Sandal ve Kocayemiş
(Arbutus L); Rhododendroideae ailesine ait, herdem yeşil çalı yada küçük
ağaçlardır. Bu cinsin kuzey yarım kürede yayılmış olan 12 türü ülkemizde ise A
andrachne L. (Sandal) ve A. unedo L. (Kocayemiş, ağaç çileği, dağ çileği) adlı
iki türü doğal olarak yetişir. Kocayemişte, kırmızı renkli meyveler sonbaharda;
sandalda ise; portakal sarısı-açık kırmızı renkli meyveler geç sonbahar ve kış
başlangıcında olgunlaşır.
Çiçekler, sandalda
beyaz, kocayemişte ise açık pembe renkli ve bileşik salkım şeklindedir.
Çiçeklenme, Sandalda Mart-Nisan, Kocayemişte ise Kasım-Aralık aylarında olur. Kocayemiş birçok kıyı bölgelerde ve özellikle
Marmara ve Karadeniz Bölgesinin bütün kesimlerinde görülmektedir.
Sandal Ağacı ise
Akdeniz Bölgesinde , Torosların birçok yerinde çok sık rastlanan bir türdür.
Dağ Çileğinin
Faydaları ve Kullanılış Şekli
Kocayemiş
meyveleri taze olarak da yenilmesine rağmen , genellikle; Reçel, marmelat, jöle
hatta parfüm yapımında kullanılır.
Ayrıca halk arasında
antiseptik, idrar söktürücü ve müshil olarak kullanılmaktadır. Ayrıca
yaprakları kanamayı durdurucu, İdrar yolları için antiseptik olarak , yüksek
tansiyon ve diyabet gibi konularda da faydalı olduğu
bilinmektedir. Gleneksel kullanımının yanında,zengin bir antioksidan(anthocyanin
ler, galik asit türevleri ve taninler ), vitamin C, vitamin
E ve karoten içeriğe sahiptir. Bu nedenle
sağlığı destekleyen önemli bir besindir
SARMISAK: Zambakgiller
familyasından; bütün kısımları keskin kokulu, 30-100 cm yüksekliğinde, otsu
bir bitkidir. Toprak altında iri bir soğanı vardır. Çiçekleri beyazımsı
pembedir. Yaprakları uzun, yassı, paralel damarlı ve sivri uçlu olup, gövdeyi
sarmıştır. Soğanı özel kokulu uçucu bir yağ, şekerler, A, B, C, P vitaminleri
içerir. Yağında alliin denilen bir madde vardır.
Faydası: Yüksek tansiyonu düşürür. İştah açar. Solunum ve hazım sistemindeki
mikropları öldürür. Grip, tifo ve difteri gibi salgın hastalıklar sırasında
faydalıdır. Hazmı kolaylaştırır. Kabızlığı giderir. Bağırsak solucanlarının
düşürülmesine yardımcı olur. Kanı temizler. Kalp adalelerini kuvvetlendirir.
Böbreklerin normal çalışmasını sağlar. Karında ve bacaklarda toplanan suyun
boşalmasında yardımcı olur. Romatizma ve mafsal iltihaplarında faydalıdır.
Damar sertliğini önler. Ateşi düşürür. Arpacık ve basur memelerinde faydalıdır.
Zehirlenmelerde kullanılır. İdrar tutukluğunu giderir. Zehirli hayvan
sokmasında da faydalıdır. Saçların uzamasına da yardımcı olur.
SOĞAN: Zambakgiller familyasından;
yumrumsu ve yeşil yaprakları kullanılan keskin kokulu, acı bir otsu bitkidir.
Bileşiminde uçucu ve sabit yağ,şekerler,fermentler ve amino asitler vardır.
Faydası: İdrar söktürür. Vücutta biriken zararlı maddeleri ve suyu atar.
Romatizma, mafsal iltihabı, idrar tutukluğu, damar sertliğinde faydalıdır.
Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Zayıflamayı sağlar.
Böbrek ağrısını dindirir. Zihin yorgunluğunu dindirir. Baygınlığı geçirir.
Prostat bezinin hastalanmasını önler. İktidarsızlıkta faydalıdır. Cinsel gücü
artırır. Egzama ve diğer cilt hastalıklarında faydalıdır. Öksürük söktürür,
bronşları temizler, astım nöbeti, akciğer hastalıkları, grip ve soğuk
algınlığında faydalıdır. Kandaki şeker seviyesini düşürür. Şeker hastalarında
faydalıdır. Kolera ve veremde bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı
olur. İhtiyarlamayı geciktirir. Kalbi kuvvetlendirir. Koroner damarları
genişletir. Cerahatlerin boşalmasına yardımcı olur. Dolama ve arpacıkta da
faydalıdır. Kırmızı soğan nikotini çözüyor, insan bünyesinde, özellikle sigara
içenlerde biriken nikotinin çözülmesinde etkilidir. Kırmızı soğan kanda
yükselmiş olan lipit miktarını düşürür. Safrayı incelterek, karaciğerin rahat
çalışmasını sağlar.
SUSAM: Bir metre boyunda, yağ
veren bir yıllık otsu bir bitkidir. Başlıca Hindistan, Çin ve Sudan’da yetişir.
Bitkinin alt yaprakları karşılıklı ve loblu, üst yapraklar tam ve mızrak
şeklindedir. Çiçekler beyaz veya pembe olup, yaprakların koltuğunda salkım
durumunda toplanmışlardır. Meyveleri 2-3 cm boyunda, uzun, prizmatik ve çok tohumlu
bir kapsüldür. Susam, sıcağı çok sever. Isı miktarı fazla olan yerlerde tohum
verimi ve yağ oranı artar. Orta derecede ağır ve humuslu topraklarda iyi
yetişir. Tohumlarından % 50 civârında yağ elde edilir. Yağı hemen hemen kokusuz
ve soluk renklidir. Yemek yağı olarak kullanılır. Tedâvide müshil etkilidir.
Kabukları soyulmuş susam tohumlarının ezilmesiyle tahin elde edilir. Bu da
tahin helvası yapımında kullanılır. Ayrıca susam tohumları simit ve pastaların
üzerine konur.
SUMAK: Güneydoğu Anadolu'da
yetişen, çalı gurubundan, bodur bir ağacın yapraklarının kurutulup toz haline
getirilmesiyle elde edilir. Yaprakları tanen, şekerler ve sarı renkli boya
maddeleri taşırlar. Kabız edici, kan kesici, antiseptik etkili olup, ayrıca
yünlü kumaşların boyanmasında kullanılır. Boğaz ve diş etleri hastalıklarında
da gargara hâlinde kullanılır. Sumağın, sarı çiçeklerinin taç yaprakları ve
meyvelerinde oldukça keskin ekşi bir lezzet vardır. Güneydoğu'ya has
"ezme" ve çeşitli yörelerde yapılan mantı ile birlikte yenilir.
 |
Sumak |
 |
Mersin |
YABAN MERSİNİ (MURT): Yaban mersini, eski
zamanlardan beri ilaç maddesi olarak kullanılmaktadır. Halk tıbbında bu bitki
böbrek taşı, gut, romatizma, kan azlığı, egzama, liken, deri hastalıkları gibi
durumlarda kullanılıyordu. Bu meyve Rusya’da, asırlarca mide-bağırsak
hastalıklarının tedavisi için de kullanılıyordu. 2. Dünya Savaşı sırasında
Britanya pilotları, gece uçuşlarından önce, görme duyularını keskinleştirmek
için yaban mersini yiyorlardı.
 |
Siyah olan yaban mersini beyaz olan mersin |
Yaban
mersini meyvesi, vitaminler, mikro elementler, mineraller, karotin, tabaklama
maddeleri ve flavonoid açısından zengindir.
Yaban
mersini, çok güçlü bir antioksidandır. İçeriğindeki A vitamini sayesinde
serbest radikallerin etkisini nötrleştirir. Bugün Avrupa’da bu meyveyi
antioksidan olarak 20 milyondan fazla kişi kullanıyor. Yaban mersini aynı
zamanda antiseptik özelliklere da sahiptir.
Yaban
mersini içeceği, aynı zamanda kalbi kuvvetlendirir, kan damarları duvarlarının
dayanıklılığını ve elastikliğini artırır. İçeriğindeki flavonoidler sayesinde
ateroskleroz, hipertoni ve damar duvarlarının düşük dayanıklılığıyla ilgili
diğer hastalıklara karşı önerilmektedir.Şeker hastalığında insülin direnci ve
pankreas üzerine olumlu etkisi sayesinde şeker kontrolünde faydalıdır.Şeker
bağlı damar problemlerinde etkilidir.
 |
Murt -yaban mersini |
Yaban
mersininin düzenli kullanımı, görme duyusunu önemli ölçüde iyileştirecek,
gözlerin yorgunluğunu azaltacaktır. İçeriğindeki aktif maddeler, serbest
radikallerin göz ağına olumsuz etkilerini azaltır, besleyici maddeleri ve
oksijeni göz ağı hücrelerine taşıyan kan damarlarının güçlenmesini sağlar.
Biyolojik aktif maddeler, ışığa duyarlılığı artırır ve bu yüzden karanlıkta
görme duyusu iyileşir.
Yaban
mersini, sindirim sistemi hastalıkları için, özellikle düşük asitlik
derecesinin olduğu durumlarda (gastrit, enterokolit ve b.) yararlıdır sindirim
bozuklukları ve kabızlık durumunda bağırsak faaliyetlerini düzenler.
Vücudun
enfeksiyonel hastalıklara karşı direncini artırır, metabolizmayı aktifleştirir,
vücudun yaşlanma süreçlerini yavaşlatır.
Dengesiz
beslenme durumlarında, özellikle de kış-ilkbahar döneminde vücudun günlük
ihtiyacını karşılar.ağır hastalıktan yeni kurtulmuş kişilere, sık sık soğuk
algınlığına yakalananlara ve düşük kalorili diyet uygulayanlara önerilmektedir.
Ayrıca iştahı kötü olan, asabi, kan azlığına meyilli yaşlı insanlara ve
çocuklara da faydalıdır.
Özellikleri:
*Vücuttaki demir stoklarını
yeniler
*Kalp kaslarına kan
sağlanması sürecini iyileştirir, kalbi kuvvetlendirir
*Tromb oluşumunu önler ve
ateroskleroz gelişimini engeller
*Bağışıklığı güçlendirir
ve vücudun soğuk algınlığı hastalıklarına karşı direncini artırır.
*Görme duyusunu, aynı
zamanda geceleyin görme duyusunu iyileştirir.
*Kan damarlarını
kuvvetlendirir ve organlara kan temin edilmesini sağlar.
*Hafif diüretik etkiye
sahiptir.
*Mide ve bağırsağın faaliyetlerini normale döndürür.
Kullanım alanları:
*hipovitaminoz ve mineral
maddeler eksikliğinin tedavisi ve önlenmesi
*özellikle çocuklarda ve
hamile kadınlarda anemi tedavisi
*ağır hastalıklardan,
travma ve ameliyatlardan sonra çabuk iyileşmek için
*metabolizmanın
bozulmasıyla ilgili hastalıklar – diyabet, gut, romatizma
*sindirim sistemi
hastalıkları (gastrit, enterokolit, safra kesesi hastalıkları), bağırsak
faaliyetlerinin bozulması
*iskemik kalp hastalığı,
yaşanmış miyokard enfarktüs ve b.
*kronik iltihap
hastalıkları
*gözlerde kronik
yorgunluk (bilgisayar karşısında uzun süre oturma ve b.)
*göz içi yüksek basınç,
kataraktın başlangıç seviyeleri, glaukoma
*konjuktivit, aynı
zamanda enfeksiyonel, virüs ve alerjik olanı
TERE: Yapısındaki
madeni tuzlar ve vitaminler sayesinde, kani mikroplardan temizler, bedenimizin
hastalıklara karşı direncini artırır, idrarı söktürür, böbrekteki taşları
eritir, ya da bunların düşmesini kolaylaştırır. İştah açar, dokulardaki madeni
tuzların eksiğini tamamlar, kan yapar. Kandaki seker oranını düşürdüğü için
özellikle seker hastaları için bol bol tere yemelidir. Güç vericidir,
dermansızlık ve halsizliğe karşı bire bir ilaçtır. Ayrıca, havanda dövüp cildin
ya da yaranın üstüne sarıldığında, cilt hastalıklarını, bağ dokusu yangınlarını
ve kızıl yara denen şirpençeyi iyileştirir.
TURP: Gerçek bir şifâ kaynağıdır.
Teneffüs yolları için yararlıdır. Bilhassa siyah turp böbreklere çok
faydalıdır. Turpun, tümörlerin ve kistlerin çözülmesinde etkili olduğu ileri
sürülüyor. Kırmızı Adana turpu da yanlış beslenme ve hareketsizlikten dolayı
vücutta meydana gelen kireçlenmeyi önlüyor.
Faydası: Bir kilo siyah turp rendeden geçirilir, biraz tuz atıp suyu tülbentle
sıkılıp çıkarılır. Aç karnına yarım fincan içilirse, böbrek taşlarını eritir.
Bir hafta süreyle devam edilirse, çok faydası görülür.
ÜZÜM: Üzüm asmasının glikozca zengin olan meyvesidir.
Faydası: Bedeni ve zihni gücü artırır. Kan yapar. Vücutta biriken zararlı
maddelerin dışarı atılmasını sağlar. Yüksek tansiyonu düşürür. Mide ülseri,
gastrit, karaciğer hastalıkları, dalak hastalıkları, romatizma ve mafsal
iltihabında faydalıdır. Kabızlığı giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Kanı temizler.
Şişmanlıkta faydalıdır. Hamilelerin mide bulantısını önler. Cilt güzelliğini
sağlar. Nekahat devresinin kolayca atlatılmasına yardımcı olur. Böbreklerdeki
kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Besleyicidir.
 |
Trabzon Hurması (Amme) |
TRABZON HURMASI (AMME): Halk
arasında ‘Cennet Hurması’ olarak da bilinen ve kışın eksi 12 ile 18 derece
arasındaki soğukta ayakta kalabilen Trabzon hurmasının kanser başta olmak üzere
birçok hastalığı önlediği, cilt güzelliği ve ‘diyet’ açısından önemli bir yere
sahip olduğu belirtildi. Birde Adana hurması vardır. Ordu Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Karadeniz, insan
sağlığı açısından çok önemli bir meyve türü olmasına rağmen Trabzon hurmasının
üretiminin çok düşük seviyelerde kaldığını belirterek, “Bu meyvenin kıymetini
bilmiyoruz” dedi. Trabzon hurmasının anavatanının aslında Çin ve Japonya
olduğunu, ülkemizde ise Karadeniz, Hatay ve Antalya civarında yetiştirildiğini
ifade eden Prof. Dr. Karadeniz, bu meyvenin Türkiye’de ilk kez Artvin yöresinde
yetiştirilmesi ve o dönemde Trabzon’a bağlı bir bucak olması sebebiyle ‘Trabzon
hurması’ denildiğini kaydetti. Bu meyvenin en çok Akdeniz Bölgesi’nde
yetiştirildiğini kaydeden Prof. Dr. Karadeniz, “Bu meyve türü subtropik bir
iklim meyvesi olmasına rağmen ülkemizde deniz kenarlarında başarıyla
yetiştirilmektedir. Kışın yapraklarını döker ama eksi 12 ile 18 derece
arasındaki soğuğa dayanır. Taze ve kurutularak tüketildiği gibi, gıda sanayinin
tatlı, dondurma, marmelat, krema, muhallebi, kek, püre gibi alanlarında
kullanılır. Bazı ülkelerde meyveler dondurularak, kurutularak, şişelenerek veya
taze olarak pazarlamaktadır.
A vitamini ve karbonhidratlarca çok zengindir. Kalp-damar sistemi
hastalıklarının tedavisinde şifalıdır. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmekte,
sindirim sistemi hastalıklarına iyi gelmektedir. Aynı zamanda, günümüzde yaygın
olarak görülen kanser hastalıklarından korunmada önemli bir yer tutmaktadır.
Genel olarak Trabzon hurması zayıflığın giderilmesine, kansızlığa, vitamin
eksikliğine, mide-bağırsak hastalıklarına iyi gelmektedir. Bu meyve yenmeye
devam edilirse ishali kesmekte, iştahı açmakta, mideyi kuvvetlendirmekte,
safranın hararetini gidermekte, mide gastritini önlemekte, bağırsak iltihabını
iyileştirmektedir. Trabzon hurmasının yaprakları kaynatılıp sık sık saçlar
yıkanırsa saçlara iyi gelir ve sık sık yüzler yıkanırsa cildi
güzelleştirmektedir. Yaprakları ise kaynatılarak elde edilecek su temizlik
işlerinde kullanılırsa, deterjan gibi temiz yüzeyler ve eşyalar elde
edilmektedir” diye konuştu.
Prof. Dr. Karadeniz, bugün 40′ın üzerindeki ilde ancak 750 bin adet Trabzon
hurması ağacı bulunduğunu, bu ağaçlardan sadece 15 bin ton ürün alınabildiğini
sözlerine ekledi.
Trabzon hurması aslında daha çok, kocayemiş, kara hurma, cennet hurması, amme
adlarıyla bilinir. Bol miktarda, Protein, karbonhidratlar, selüloz, fosfor,
kalsiyum, demir, sodyum, tanen, potasyum, mağnezyum, A, B1, B2, B3, C
vitaminleri içerir.
*Peklik (kabızlık) giderici ve besleyici özelliklere sahiptir.
*İshal, iştahsızlık, gastrit, bağırsak iltihaplarının tedavisinde
kullanılabilir.
* Kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı olur.
ZEYTİN, ZEYTİNYAĞI:
Zeytinyağı, safrayı artırır. Karaciğeri çalıştırır. Karaciğer ağrılarını keser.
Sarılıkta faydalıdır. Yaprak ve kabukları yüksek tansiyonu düşürür. Kandaki şeker
miktarını düşürür. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur.
……………………………………….
Dikkat!, önemli hastalıkların
tedavisi mutlaka uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilmelidir. Yanlış
bitkisel ürün kullanımı çok ciddi sonuçlara sebep olabilir. Şifalı bitkilerle
tedavi metodları ancak destekleyici tedavi olarak başvurulması gereken ve
doktor kontrolünde uygulanması gereken yöntemlerdir. Sitemizdeki bitkisel
ürünler ve tedavi yöntemleri hakkındaki bilgiler kullanıcılar tarafından
gönderilen ve derleme yolu ile oluşturulan içeriklerdir. Bu bilgilerdeki olası
hatalardan sitemiz sorumlu değildir.
BİTKİLERİN TOPLANMASI VE KURUTULMASI:Yanlışlıkla zehirli bir bitki
toplamamak için, toplanmadan önce, söz konusu bitkinin kesin olarak
teşhis edilmesi gerekir! Örneğin maydanozgiller ailesine ait bitkilerin
arasında zehirli türler de vardır. Bu yüzden, çok dikkatli olmak gerekir.
Bitkiler hakkında verilen ayrıntılı bilgiler ve resimler bu konuda aydınlatıcı
olacaktır. Bitkiler, hiçbir zaman, yağmurlu, sisli ve rutubetli havalarda
toplanmamalıdır! toplama için en uygun saat ise, 10-16 arasıdır. Bu saate kadar
güneş yükselmiş ve sabah kırağısı ile nemlenmiş olan bitkileri kurutmuş
olacaktır. Yalnızca temiz ve lekesiz olan bitkiler kullanılmalıdır.
Kurutulmak üzere toplanan bitkiler, kökler hariç, kesinlikle yıkanmamalıdır!
Bitki toplanan yerlerin, çevre kirliliği etkisine girmemiş olması gerekir.
Şifalı bitkiler, otoyol kıyılarından kesinlikle toplanmamalıdır. Bu
bitkiler, motor egzostlarından çıkan dumanların içerdiği kurşunla kirlenmiş
olduklarından, zehirli sayılmalıdır! Bitki toplanan bahçelerin,
tarlaların, çayırların yakınında veya uzağında haşerata karşı ilaçlama
yapılmamış olması gerekir, çünkü rüzgar o zehirli ilaçları çevreye taşıyabilir.
Bitki yaprakları genç, ama tam gelişmiş
olduklarında, çiçekler ise tam olarak açtıklarında, genç ve tazeyken
toplanmalıdır. Toprağın üstündeki bitkinin tümü, çiçeklenme aşamasında, meyveler
ise tam olgunlaştıklarında toplanır. Kökler, ancak gelişmelerini
tamamladıklarında, genellikle ilkbaharda ve sonbaharda toplanmalıdır. Ağaç
kabukları ilkbaharda, genç dallardan soyulmalıdır. Dallar bu mevsimde henüz
kurumamış olduğu için, kabuklar daldan kolayca ayrılacaktır.
Şifalı bitkilerin
kurutulması, içerdikleri
etkin maddelerin değişime uğramasını veya yok olmasını önler. Ayrıca,
mantarların ve bakterilerin yaşam alanları da böylece kurutulmuş olur.
Bitkilerin kurutulmasının, konserve etmek anlamında algılanılması gerekir ve
toplamanın hemen ardından gerçekleştirilmelidir. Kurutma için en uygun ortam,
havadar ve gölgeli bir yer olacaktır. Güneş altında kurutulmak istenen
bitkiler, çiçek, yaprak ve meyvelerinde bulunan uçucu yağları yitirirler. En
ideali, bitkilerin büyücek bir elek üstüne yayılarak veya demet halinde
saplarından bağlanıp, yüksek bir yere asılarak kurutulmasıdır. Bitkilerin tam
anlamıyla kurumasına çok dikkat edilmelidir. Kuruma aşaması sona erdiğinde,
bitkiler ince ince kıyılarak, hava almayan kaplarda, kullanıma hazır biçimde
saklanmalıdır.
Bitkiler yapay ısıda da
kurutulabilir, ama ısı derecesine dikkat etmek gerekir. Aromatik kokulu
bitkilerin tümü, uçucu yağ içerdikleri için, ancak 35 dereceye kadar dayanabilirler.
Öteki bitkilerin genelde 60 dereceye kadar dayanabildikleri söylenebilir. Ama,
fermantasyon oluşmaması için, hava akımı yaratılması şarttır. Çok ince olmayan
kökler, fırçalanarak iyice yıkandıktan sonra, havadar bir ortamda
kurutulmalıdır.
Bitki organları tam
anlamıyla kuruduktan sonra, nem ve ışıktan korunacakları, hava almayan kaplara
doldurulur. Saydam cam kaplar ışık geçireceği için, loş ortamda saklanmalıdır.
Bitkilerin saklandığı kapların üstüne, toplama tarihi ve içerik hakkında bilgi
veren etiketler yapıştırılmalıdır. Çünkü bitkiler, kuruyup ince kıyıldıktan
sonra, birbirlerinden kolayca ayırt edilemezler. Bitkilerin saklanması için,
teneke veya tahta kutular, renkli cam kavanozlar kullanılabillir.
Şifalı Bitkiler
Toplama Kuralları :
Şifalı bitkileri doğadan
kendisi toplamak isteyen kişinin, en azından temel botanik bilgilerine sahip
olması gerekir. Bu bilgilere sahip olup olmadığını kişinin kendisi de
saptayabilir. Bunun için kendine şu soruları sormalıdır :
- Aradığım bitkiyi doğada,
hiçbir soru işaretine yer bırakmayacak kesinlikle bulabilir miyim?
- Bazı bitkilerin zehirli
ikizleri olduğunu biliyor muyum?
- Zehirli oldukları için
ölüm tehlikesine yol açabilecek bitkilerle kendimi tedavi etmeye kalkışmamam
gerektiğini biliyor muyum?
- Hangi ortamlardan bitki
toplayabileceğime, hangi çayırların, tarlaların, orman kıyılarının çevre
kirliliğinden etkilenip etkilenmediğine karar verebilir miyim?
- Etkin maddelerinin en
yoğun olduğu zamanda toplayarak, bitkilerin şifalı gücünden en fazla yararı
sağlayabilmek için, onları hangi mevsimde, ve günün hangi saatlerinde toplamam
gerektiğini biliyor muyum?
- Çay hazırlayabilmek için
bitkinin hangi organının drog hazırlamaya elverişli olduğunu(çiçek, meyve,
tohum, kök, kabuk veya bitkinin tümü) biliyor muyum?
Şifalı bitkileri toplama
sırasında genel olarak özen gösterilmesi gereken konuların başında, doğayı
koruma kavramı yer almalıdır. Bitkileri planlı bir biçimde toplayınız.
Rastladığınız bir bitki kümesinin tümünü toplamayınız ki, bir sonraki mevsimde
orada aynı bitkileri yine bulabilesiniz. Çiçeklerini, yapraklarını veya
meyvelerini topladığınız ağaçları veya çalı türü bodur bitkileri
hırpalamayınız, dallarını kırmayınız. Çayırlara, çimenliklere, çiğneyip
ezmeden, dikkatle girin. İhtiyacınızdan fazla bitkiyi toplamamaya özen
gösterin. Drog olarak kökünden yararlanılan bitkilerin soylarının kurutulmasına
katkıda bulunabileceğinizi hiçbir zaman unutmayınız.
Şifalı bitkileri kendisi toplamak isteyen kişi, bilgisizlik veya yanlışlıkla
zehirli bitki kullanarak büyük bir sorumluluk altına girebileceğinin bilincinde
olmalıdır. Bitki toplamaya yardım eden çocukların sürekli kontrol altında
tutulmaları gerekir. Kesin olarak teşhis edemediğiniz bitkileri toplamayınız.
Onları, eğer rastlayabilirseniz, güvenebileceğiniz bir şifalı bitki
satıcısından, belki de kullanıma çok daha elverişli durumda satın
alabilirsiniz!...
Faydalanılan kaynaklar:
http://www.sifalibitkiler.us/archives/940
http://www.bitkiden.com/haberler.php?haberno=128
http://www.naturalsifamarket.com/category/11/sifali-bitkiler-ansiklopedisi.html
*************************************
Ayrıca ilgi duyan arkadaşlarımız için şifalı bitkiler, Ahmetler Köyü ve yaylası, ile ilgili albümler bulunan bir bağlantıyı da buraya ekliyorum.
https://picasaweb.google.com/117334603122699569910